Gebelik ve Doğum Öncesi Bakım
Gebelik ve Doğum Öncesi Bakım
Hamilelik süreci ve doğum olayı, bir kadın için yaşanabilecek en özel ve kıymetli deneyimlerdendir. Ancak bu deneyim, güzel olmasının yanı sıra oldukça zorlu bir süreci de içerisinde barındırır. Gebelik sürecindeki bir kadın, yaşam tarzında birçok değişiklik yapmalı ve hem kendisi hem de karnındaki bebeği için uzmanlar tarafından belirtilen ortak görüşleri takip etmelidir. Zira hamilelik sürecinde kadın doğum uzmanı tarafından kendisine verilen talimatları takip eden, düzenli bir şekilde kontrollerini yaptıran ve genel sağlık durumuna dikkat eden anne adaylarının doğum sırasında ya da gebelik sürecinde çeşitli komplikasyonlarla karşılaşma ihtimali çok daha düşüktür.
Bu durum, hem insanların bilinçlendirilmesi hem ülkenin genel gelişmişlik seviyesi hem de insanların sağlık hizmetlerine erişebilme imkanı ile doğrudan alakalıdır. Türkiye’de de 2003 yılından itibaren bu konuda ciddi çalışmalar yapılmış ve Sağlıkta Dönüşüm Programı kapsamında anne adayı, bebek ve çocuk sağlığı gibi konular üzerinde dikkatle durulmuştur. Yapılan bilinçlendirme çalışmaları ve destekleyici tedaviler sayesinde birçok komplikasyon daha ortaya bile çıkmadan engellenmiş ve böylece hamilelik sürecinde anne ve bebek ölümleri oranı önemli miktarda azalmıştır.
Bu da bize doğum öncesi bakım hizmetlerinin önemini göstermektedir. Tüm bu bilgilerden hareketle doğum öncesi bakımın amacı; anne adayının önceden sahip olduğu ve doğum sürecine etki edebilecek olan, ya da hamilelik sürecinde ortaya çıkan hastalıkların tespit edilmesidir. Bununla birlikte hastalık olsun olmasın, hem anne adayının hem de karnındaki bebeğin doğum aşamasına kadar mümkün olduğunca sağlıklı ve problemsiz bir şekilde gelmesi amaçlanır.
Gebelikte Doktora İlk Müracaat Ne Zaman Yapılmalı?
Hem anne adayının hem de bebeğin sağlığı hususunda yapılabilecek en doğru şey; kişinin henüz hamile kalmadan uzman bir kadın doğum doktoruna başvurmasıdır. Böylece kişi ve partneri ile ilgili genel bir değerlendirme yapılır ve çift risk oluşturabilecek durumlar hakkında bilgilendirilir. Ancak çoğu anne adayı, doktora müracaat işlemini gebe olduklarını öğrendikten sonra yapar. İlk muayene oldukça önemlidir ve kişinin vakit kaybetmeden hamile olduğunu fark ettiği an bir doktora başvurması tavsiye edilir.
İlk ziyarette asıl amaç hem anne hem de bebek için mevcut olan tüm risk faktörlerini belirlemek ve bu çerçevede sağlıklı bir hamilelik süreci planlamaktır. Bu konuda kişinin tıbbi öyküsü oldukça büyük önem taşır. Yani anne adayının önceden hamile kalıp kalmadığı, ciddi bir hastalık ya da cerrahi operasyon geçirip geçirmediği, ne tür alerjilerinin olduğu ya da kendisinde (veya ailesinde) kalıtsal hastalıklar ve sakat doğumlar olup olmadığı gibi bilgiler oldukça önemlidir.
Gebelik Sırasında Doktora Gitme Sıklığı Ne Olmalı?
Gebelik süreci boyunca doktora gitme sıklığı, kişinin gebeliğin kaçıncı haftasında olduğuna göre değişiklik gösterir. Genel olarak gebeliğin 0 ila 32. haftaları arasında bulunan kişiler yaklaşık 4 haftada bir (ayda bir) doktor kontrolüne gitmelidir. 32. haftadan 36. haftaya kadar ise kontroller sıklaştırılmalı ve artık iki haftada bir kontrole gitmek gerekir. 36. hafta ve sonrasındaki süreç ise oldukça hassas olduğundan; doğum yapılana kadar her hafta bir kez doktor muayenesine başvurmak alınacak en iyi karar olacaktır. Yapılan her muayenede annenin mevcut kilosu, kan basıncı değeri ve karnın büyüme oranı incelenir. Buna ek olarak bebeğin de kalp sesi dinlenir ve idrardaki protein ile glikoz oranı kontrol edilir. Elde edilen bulgular, bir önceki muayenede elde edilen bulgularla düzenli olarak karşılaştırılır ve normalin dışında bir durum fark edildiği an müdahale edilir.
Doğum Öncesi Bakım Programı Aşamaları Nelerdir?
Gebelik öncesi bakım programı aşamaları genel olarak 4’e ayrılmaktadır. Bu aşamalarla ilgili detaylı bilgiler aşağıda verilmiştir:
1. Birinci İzlem (İlk İzlem)
Bu aşamanın gebelik sürecinin ilk 14 haftası içerisinde yapılması tavsiye edilir. İlk izlem sırasında sağlık personeli kişinin tıbbi öyküsü, yaşı, ailedeki sakatlık durumu ve akraba evliliği olup olmadığı konularında bilgi edinir. Ayrıca zararlı alışkanlıklar, beslenme biçimi, varsa önceden geçirilen gebelikler ya da cerrahi müdahaleler hakkında da bilgi alınır. Bunun üzerine kişiye kan tahlili, idrar tahlili ve duruma göre gerekli görülen diğer tahliller yapılır.
Elde edilen sonuçlara göre kişiye özel bir bakım programı belirlenir. Örneğin kişide anemi tespit edildiyse, kişinin vücudundaki demir miktarını arttırmaya yarayacak çeşitli ilaçlar reçete edilir. Ayrıca 12. haftadan itibaren tetanoz bağışıklaması yapılır. Bununla birlikte, gereken durumlarda da kişiye tetanoz toksoid aşısı yaptırılır. Bunlara ek olarak; gebelik sürecinde cinsel yaşam, alkol ya da tütün ürünleri tüketimi gibi zararlı alışkanlıklar, vücut bakımı, beslenme programı, ilaç kullanımı ve gebelikte tehlike işaretleri hakkında kişiye danışmanlık verilir.
2. İkinci İzlem
İkinci izlem süreci 18 ila 24. haftaları kapsar. Bu dönemde ilk dönemdekilere ek olarak kişinin fetüs hareketlerini hissedip hissedemediği üzerinde durulur. Ayrıca kişinin kilo değerleri düzenli olarak kontrol edilir. Ayrıca bu süreçte glukoz tarama testi ve obstetrik ultrasonografi yapılır.
3. Üçüncü İzlem
28 ila 32. hafta aralığını kapsar. Tıpkı ikinci aşamada olduğu gibi fetüs hareketleri ve kişinin kilo durumu takip edilir. Artık doğum aşamasına yaklaşıldığı için kişiye doğum eyleminin nasıl olacağı, ne tür beklentilere sahip olunması gerektiği, doğumun nerede ve kim tarafından yaptırılacağı konusunda ek danışmanlık verilir.
4. Dördüncü İzlem
36 ila 38. haftaları kapsar. Artık doğum son derece yakındır. Dolayısıyla hem kişiye psikolojik destek verilir, hem de doğum belirtilerini hissettiği an ne yapması gerektiği tekrar hatırlatılır. Ayrıca önceki haftalarda yapılan rutin kontroller devam eder.
Gebelikte Yapılan Laboratuvar Testleri Nelerdir?
Kişinin hamile olduğu anlaşıldığı andan itibaren birçok farklı test yapılır. Bu testler mümkün olduğunca gebeliğin erken dönemlerinde yapılmalıdır. Daha sonra bu testler, gebeliğin 24 ila 26. haftaları arasında bir ya da iki kez tekrarlanmalıdır. En sık yapılan testler arasında tam kan sayımı, kan grubu tespiti ve kan şekeri ölçümü yer alır. Bununla birlikte rutin bir şekilde idrar testi yapılır ve idrar kültürü istenir.
Ayrıca kimi bölgelerde tüberküloz gibi hastalıkların önceden tespiti amacıyla tüberkülin deri testi de istenebilir. Ayrıca bebekte mevcut olabilecek olan genetik bozuklukları ya da kromozom yapısına bağlı ortaya çıkabilecek olan anormallikleri erkenden tespit etmek amacıyla 18 ile 18. haftalar arasında “triple test (üçlü test)” yapılabilir. Sıklıkla yaptırılması önerilen bir diğer test ise glukoz tolerans testidir. Bu testin amacı ise gebelik şekeri riskini önceden tespit etmektir. Söz konusu testin yaptırılacağı zaman ise gebeliğin 24. haftasına tekabül etmektedir.
Gebelikte Beslenme Nasıl Olmalı?
Gebelik sürecinde kişi doğal olarak bir miktar kilo alır. Ancak bu kilo alımı mümkün olduğunca kontrol altında tutulmalı ve ideal olarak ilk 3 ayda 1 kg, geri kalan 3 aylık periyotlarda ise 1-1,5 kg aralığında kilo alımı normal kabul edilmektedir. Gebelik sürecinde kişinin beslenme alışkanlıklarında çok ciddi değişiklikler yapması gerekmez. Ancak kişinin olabildiğince dengeli, çeşitli ve bol vitamin içeren bir beslenme planına sahip olması hem kendi hem bebeğinin sağlığı için son derece önemlidir. Örneğin peynir, süt, yeşil yapraklı sebzeler ve benzeri ürünleri tüketmek vücuda kalsiyum alımını sağlar ve bebeğin diş ile kemik gelişimi sürecine faydalı olur.
Ek olarak, protein alımına da önem gösterilmelidir. Bu hususta deniz ürünleri, kuru baklagiller, ceviz-fındık-yer fıstığı gibi ürünler, yumurta ve peynir gibi yiyecekler tüketilebilir. Taze yeşil sebzelerin tüketilmesi genel olarak bebek ve anne sağlığı için ekstra önem taşımaktadır. Zira yeşil yapraklı sebzelerin içerisinde hem iyi miktarda lif bulunur hem de bebeğin merkezi sinir sisteminin gelişmesini sağlayan folik asit üretimi için son derece faydalıdır. Ayrıca, kişi her ne kadar iyi beslense de hamilelik sürecinde demir eksikliği yaşayabilir. Bu durumun çözümü ise doktor tarafından yapılan kontrollerden sonra uygun görülen miktarda demir ilacı almaktır.
Gebelikte Sık Rastlanan Yakınmalar Nelerdir?
Gebelikte sık rastlanan yakınmalar arasında tükürük salgısının aşırı miktarda artması, mide bulantısı, kusma, mide yanması, vajinal akıntı, eklem ve sırt ağrıları, kramp (özellikle bacak bölgesinde), göğüs bölgesinde hassasiyet, sık idrara çıkma, rahim kasıntıları ve kabızlıktır.
Yukarıda bahsi geçen belirtiler çok şiddetli olmadıkları sürece olağandır. Ancak bazı durumlarda bu belirtiler şiddetli hale gelebilir. Örneğin henüz doğuma vakit olmasına rağmen kişinin yaşadığı rahim kasılmaları bir türlü geçmiyorsa ve şiddetlenerek devam ediyorsa kişi vakit kaybetmeden doktora başvurmalıdır. Bir diğer durum ise hazneden sıvı gelmesidir. Bu durum idrar kaçırmayla karıştırılmamalıdır, zira gebelik sürecinde idrar kaçırmak olağan bir durumken hazneden su gelmesi incelenmesi gereken bir durumdur.
Hamileler İçin Öneriler
Sağlıklı bir doğum için gebelerin uygulayabilecekleri bazı basit yaşam tarzı değişiklikleri vardır. Bunların başında sigara kullanmayı bırakmak gelir. Zira sigara hem düşük yapma hem de fetal ölüm riskini arttırmaktadır. Bununla birlikte önceden düşük yapmış olan ya da gebelik sebepli vajinal kanamaları devam eden kişilerin cinsel ilişkiden kaçınmaları iyi olacaktır. Ayrıca kişi mümkün olduğunca rahat ve bol kıyafetler giymeli, vücuda baskı oluşturacak giysilerden kaçınmalıdır.
Egzersiz yapmak kişinin genel vücut sağlığını iyi yönde etkiler. Ancak yapılan egzersiz mutlaka hafif tempolu olmalı ve kişinin ani şekilde zıplamasını ya da ağırlık kaldırmasını içermemelidir. Bu hususta kişinin çalıştığı işyeriyle alakalı değişiklikler de yapılabilir. Zira bazı iş kolları gebelik sürecindeki kişilerin fazla hareket ederek ekstra risk altında kalmasına yol açabilir. Çok merak edilen bir diğer husus ise seyahattir.
Hamilelik sürecindeki kişilerin araba, uçak ya da otobüs seyahati yapmasında bir sorun yoktur. Ancak mümkün olduğunca aşırı uzun seyahatlerden kaçınılmalıdır. Son olarak, kişi tecrübe ettiği olumsuz semptomları vakit geçirmeden doktoruyla paylaşmalıdır zira önemsiz gibi görünen bir belirti aslında ciddi bir durumun başlangıcı olabilir. Dolayısıyla sürekli doktor – hasta iletişimi sağlanmalıdır. Böylece kişi olabildiğince risksiz bir gebelik süreci yaşar.