Ergenlik Sürecinde Çocuğum ve Ben
Ergenlik dönemi hem aileler hem de ergenler için baş etmesi zor bir süreçtir.
- Duygularının fark edilmesini ve saygı duyulmasını bekler.
- Düşüncelerini ifade etmek ister.
- Anlaşıldığını fark etmek ister.
- Keyif aldığı durumlara saygı duyulmasını bekler.
- Evdeki kurallarda fikrinin alınmasını ister.
- Kıyaslanmak istemez.
Ergenlik dönemindeki çocuğuma nasıl yardımcı olabilirim?
- Çocuğunuzun arkadaş çevresini tanımak önemlidir.
- Nereye gittiğini, kiminle gittiğini ve ne zaman döneceğini bilme isteğiniz olduğunu ona ifade edin.
- İlgi alanı ve yeteneğine göre sanatsal, sportif gibi faaliyetlere yönlendirmek bedensel ve ruhsal gelişimine iyi gelebilir.
- Birlikte keyif aldığı faaliyeti yapmak, sohbet etmek ilişkinizi güçlendirir.
- Aile kurallarıyla ilgili fikirlerini paylaşmasına fırsat verin.
- Başkalarının yanında davranışları ile ilgili eleştiride bulunmayın, yalnızken konuşun.
- Duygusal değişimlerin sık yaşandığı bir dönem olduğu için duygularını ifade etmesi ve duygularının anlaşılması önemlidir.
- Güvendiğinizi ona hissettirin.
Ebeveynlere Notlar:
Ergen çocuğunuzla yeterli düzeyde iletişim kurabilmek için:
- Onu ciddiye almak,
- Onunla konuşurken saygılı ve dürüst olmak,
- Önceden hazır olan yanıtlarınızı veya o an söylemek istediklerinizi geçici olarak parantez içine almak,
- Sözleriniz ona iyi mi geliyor, yoksa onu incitiyor mu diye sorgulamak,
- Duymayı istemeyebileceğiniz şeyleri bile dinleyebilmek oldukça önemlidir.
Sevgili ebeveynler; çocuğunuz bu dönemde zorlandığı için siz de zorlanıyorsunuz. Arada tüm duygu ve düşüncelerinizi bir kenara koyup, “Ben çocuğumun yerinde olsaydım nasıl hissederdim?” diye sormakta hiçbir sakınca yok, aksine faydasını göreceksiniz.
Ergenle Nasıl Doğru İletişim Kurarız?
Toplum olarak iletişim konusunda sadece ergenlerle değil bütün ilişkilerimizde birçok eksik bulunmaktadır. Kendimizi ifade ederken de karşımızdakini dinlerken de pek çok kez bilinçsiz bi şekilde, anne babamızdan ne gördüysek öyle davranırız. Anne babalarımızdan gördüğümüz iletişim tarzları bastırılmış çocuklar için işe yarayabiliyorken bu dönemin çocukları için pek geçerli olmamakta ve çocukları aileden uzaklaştırmaktadır. Çocuklarımızı kendimizden uzaklaştırmamak, sakin bir ergenlik için temel gereksinim olan doğru iletişimin adımlarını ele alalım:
Çocuğun Yükünü Anlayabilmek- Empati Yapmak
Doğru iletişim minumum anlamda birbirini anlamak demektir. Ama insanlar sadece birbiriyle konuşarak anlamazlar birbirlerini bir de “halden anlamak” vardır. Kişilerin yaptığı davranışları, söylediği sözleri şartlara, zamana bakarak değerlendirmek gerekir. Zor durumda yaptığımız bir davranış veya bizden yapılması istenen bir davranışla yargılandığımızda halimden anlamıyor diye yakınmamız aslında buna bağlıdır. Bunun gibi bizde eğer çocuğumuzun halinden anlarsak, neler yaşadığını bilirsek daha sabırlı daha anlayışlı oluruz. Çocuğumuzu halinden anlayabilmek için çocuğumuzun bu dönemde 5 tane çok ciddi psikososyal ödevi olduğunu ve bu dönemin sonunda bunları başarıyla gerçekleştirmiş olması gerektiğini bilmemiz gerekir.
Bir Kimlik Oluşturmak
Ergenlik döneminin en önemli ödevi çocuğun kendisine bir kimlik oluşturmasıdır. Ergen “Ben kimim? Nasıl biri olmalıyım? Yaşamdaki hedeflerim neler olmalı?” gibi birçok sorunun cevabını bulmaya çalışır. Ergenin bir kimlik oluşturabilmesi için aileden uzaklaşması gerekir, o yüzden sürekli ebeveynlerine karşı çıkar, asi davranışlarda bulunur.Hiç kimse sevdiği, onayladığı birşeyden ayrılamaz veya arasına mesafe koyamaz. Ergen kimlik oluşturma ödevini gerçekleştirmek, aileyle arasına mesafe koyabilmek için içgüdüsel olarak ailesini kötülemeye, onları beğenmemeye başlar. Bu mesafe genellikle aileleri kaygılandırır ve sürekli odasında, bizden çok uzaklaştı gibi ifadeler kullanırlar. Eğer aileler bu kaygıyla çocuğun mahremiyetine saygısızlık yaparsa çocuk daha da uzaklaşır. Odasını karıştırmak, telefonunu kurcalayarak mesajlarını okumak, arkadaşlarının sırlarını öğrenmek için zorlamak gibi davranışlar sizi amacınıza ulaştırmaz aksine çocuğunuzun da sizin sınırlarınıza saygı duymaması için ona çok güzel örnek oluşturmuş olursunuz. Tabiki tehlikeli durumlara karşı çocuğunuzu gözlemlemeli ve takip etmelisiniz ama bunu rahatsız edici yollardan sağlamanın hiçbir yararı olmayacaktır. Kısaca bu ödevde çocuğunuza destek olmak olmak için onun ayrı bir birey olduğunu kabullenmeniz ve mahremiyetine saygı duymanız gereklidir. Eğer ergen uygun bir kimlik belirleyemezse ilerde kimlik kargaşası ya da olumsuz kimlik oluşturabilir.
Otonomi Kurma ( Bağımsızlık)
Ergenin kendi seçimlerini yapmasını, kendi yaşamını düzenlemesini, kendi kararlarını vermesini isteyen psikososyal ödevidir. Hayatı, ailesini, dinini, çevresini derinlemesine sorgular, söylenenle davranılan arasındaki çelişkiyi anında yakalar, kendisine uymayanları hayatından çıkartır, uyanları hayatına alır. Sorgulama sancılı bir süreçtir ergen için, şimdiye kadar idealize ettiği anne baba veya sevdiği insanlar gözüne eskisi gibi gözükmemektedir. Ergen burada ebeveynlerine söylemek istediği “Ben sizden farklıyım, sizin olmamı istediğiniz kişi değil, kendi istediğim kişi olmak istiyorum”dur. Anne babalar çocuğunun seçimlerini destekler, onun farklılıklarını kabul ederse ergenler ilerde ailesine bağımlı olmayan ama bağlı olan, kendine güvenen bireyler olurlar.
Yakın İlişkiler Kurma
Çocuğunuzun size anlatmadıklarını arkadaşlarına anlattığı için üzülüyor musunuz? Arkadaşlarını daha çok sevdiğini mi düşünüyorsunuz? Aslında bunun bir dönem ödevi olduğunu bildiğinizde bu gibi korkular, düşünceler uçup gidiyor. Çocuğunuz için arkadaş edinememek büyük bir başarısızlık ve arkadaşının olması bir gereklilik değil zorunluluk! Bağımsız olmak isteyen ergen aynı zamanda kendine bir destek aramaktadır. Çünkü bu bağımsızlık onun için yenidir ve nasıl başedeceğini bilemez. Bunun için kimlik modellerine (arkadaşlar, yaşıt grupları) ihtiyaç duyar. Yakın arkadaşlıklar ergenlerin kendilerini ve diğerlerini anlamalarını, ergenlikteki stresle baş etmelerini sağlar. ‘Ben kimim?’ sorusunun cevabını aramaktadır. En rahatlatıcı cevap “Ben onlardan biriyim” olacaktır. Yakın arkadaşlıklar aile dışında ona kendilik duygusunu verebilecek bir ortam sağlar.
Arkadaşlarına edilen her hakareti kendilerine yapılmış sayarlar ve arkadaşlarındaki hataları görmek yerine aileden uzaklaşmayı tercih ederler. Aileler arkadaşlıklarını desteklemeli, arkadaşlarını suçlamak yerine çocuklarıyla beklentileri hakkında konuşmalı, grupla yapılabilecek yanlışlar konusunda ergeni bilinçlendirmelidir.
Cinsiyetle Barışık Olma
Ergen fiziksel olarak değişimlere alışmaya çalışır. Cinsiyetle ve cinsellikle ilgili yanlış bilgilendirmeler, olumsuz geri dönütler, baskıcı tavırlar ergenlerin kendi cinsiyetiyle barışık olmamasına, ileride sorunlar yaşamasına sebep olabilir. Ailelerin ergenin bu ödevini gerçekleştirebilmesi için doğru bilgilendirmeler yapması, dalgacı bir tavır takınmaması, merak ettiği konuları sorabileceği bir ortam yaratması gerekmektedir.
Başarı
En önemli sınavlar malesef ki ergenlik dönemine denk gelmektedir. Ergen için en ağır yüklerden birisidir ve sadece aile değil bütün çevresinin başarı konusunda söz hakkına sahip olduğunu düşünmesi ergeni zorlar. Beklentiler yüksektir ve ergen kendini ispatlamak ister. Bu dönemde ergen hangi alanlarda yetenekli, istekli keşfetmesi gerekir. Aileler denemesine izin vermeli ve desteklemelidir. Başarılı olduğu konuları görmezden gelmemeli, başarısı ve çabası övülmeli ve desteklenmelidir.
Anneler babalar, size böyle hayatın dönüm noktası olabilecek kadar ağır ödevler verilseydi siz ne yapardınız? Hepsiyle başarılı bir şekilde başedebilir miydiniz? Bunu cevapladığınızda ve kendinizi çocuğunuzun yerine koyduğunuzda empati adımını gerçekleştirmiş oluyorsunuz. Bu adımı detaylıca anlattığımıza göre bir sonraki adıma geçebiliriz.
İyi Bir Dinleyici Olabilmek
Çocuğumuz bizimle hiçbir şeyi paylaşmıyor, gizliyor mu diyorsunuz? Büyük bir ihtimalle çocuğunuz da aileme anlattığım zaman beni dinlemiyorlar, ne söylesem hemen tepki veriyor kızıyor ya da nasihat ediyor,beni anlamıyorlar bende hiçbir şeyi anlatmıyorum diyordur. Bu açıdan bakıldığında bizi anlamadığını, dinlemediğini düşündüğümüz bir insana neden kendimizi açalım ki? Tam da bu yüzden iyi bir dinleyici olabilmeyi öğrenmeliyiz. İyi bir dinleyici olabilmek için:
Çocuğunuzla konuşurken başka bir işle uğraşmayın, onunla göz teması kurun.Onu dinliyomuş gibi yapmayın, gerçekten dikkatiniz tamamen onda olsun. Söylediklerini bir yetişkinden dinliyor gibi ciddiyetle dinleyin, dalga geçici, umursamaz bir tavır takınmayın.
Konuştuğunuzdan daha çok zamanı onu dinlemek için harcayın.
Duygularınıza yenik düşmeden (Korku, öfke vs.), ani tepki vermeden, nasihat etmeden, etiketlemeden, yorum yapmadan, sözünü kesmeden, hemen öneri getirip çözüm bulmaya çalışmadan dinleyin.
Onu dinlerken kafanızda “Bu hatasından nasıl döndürebilirim, onu nasıl ikna edebilirim, böyle giderse bu çocuk ne olacak” gibi düşünceler olmamalı, “Acaba ne hissediyor, ne düşünüyor, benden ne bekliyor” gibi düşünceler olmalıdır.
Kafanızdaki sorulara cevap bulduğunuzda çocuğunuzdan onay alın. Onay almak yanlış anlaşılmaları önler ve aynı zamanda çocuğunuz anlaşıldığını hisseder. “Anladığım kadarıyla söylediğin şey şu” veya “Şunu mu söylemeye çalışıyorsun” gibi sorularla, çocuğunuzun söylediğini, anladığınız biçimde tekrar ederek onay alabilirsiniz.
Sadece sözlerine odaklanmayın, sözleriyle birlikte beden diliyle de verdiği mesajların farkında olun.
Eğer şimdiye kadar müdaheleci davrandıysanız, eleştirdiyseniz, dinlemediyseniz çocuğunuz sizinle konuşmak için istekli olmayacaktır. Burada davranışlarınızla ve sözlerinizle değiştiğinizi ona hissettirin. Örneğin çocuk okulda kötü bir gün geçirmiş eve gelmiş ve eve sıkıntılı gelmişse ”gelecek hafta bugün ne olduğunu hatırlamayacaksın bile” gibi telkinde bulunmak, “surat asıp oturacağına yürüyüşe çık” gibi öğüt vermek yerine “Kötü bir gün geçirmişe benziyorsun” Eğer konuşmak istersen ben her zaman buradayım ve seni dinlemek istiyorum”
Sabırla bunları uyguladığınızda, giderek daha iyi bir dinleyici olduğunuzu göreceksiniz.
Duygu ve Düşünceleri Paylaşmak
Ergeni dinlediğiniz ve anladığınızda çocuğunuzun sizi dinlemesi ve anlaması için kapı açmış olursunuz.Konuşma sırası size geldiğinde ise suçlayıcı ve alaycı olmayan bir tavırla başlarsanız iletişimin kesilmesini önlersiniz. Sonrasında size önereceklerim:
En önemli basamak kendinizi nasıl ifade edeceğinizi bilmenizdir. Aileler genellikle çocuklarındaki olumsuzlukları uyararak, suçlayarak, kızarak ifade ederler.” “Ben sana söylemiştim böyle olacağını, sözümü dinlemedin”, “Hiç sorumluluk almıyorsun”, “Sürekli bana karşı çıkıyorsun” gibi “sen dili” ifadeleri kullanırlar. Sen diliyle yapılan her iletişimde karşıdaki kişi suçlayıcı ifadelerin karşısında kendini savunma ihtiyacı duyar. Ergen de bu şekilde ailesine karşı çıkar, öfkelenir ,kendini savunur, ailesini anlamak için çaba sarfetmez.
Kendinizi “ben dili” ile ifade edin. …..yaptığında, ben ….. Hissediyorum, çünkü …… kalıbını kullandığınızda ergenin davranışı karşında neler hissettiğinizi ergene aktarmış olursunuz. Onun savunması gereken bir durum ortaya çıkmaz ve sizi anlamak için çaba sarfeder. Size hak verdiği noktalar ortaya çıkar. En önemlisi de ona sadece sizle değil diğer insanlarla da nasıl iletişim kurması gerektiği konusunda ona model olursunuz.
Sorun odaklı değil sorunu çözme odaklı olun. Çocuğunuzun yaptığı bir yanlışa takılıp kalmayın. Bu sorunu nasıl çözebileceğinize dair konuşmalar yapın. “Eve habersiz geç geldiğinde çok endişeleniyorum, çünkü başına bir şey geldiğini düşünüyorum, bu sorunu çözmek için ne yapabiliriz” diye bir cümle kurduğunuzda çatışma çıkmayacağı açıktır.
Öfkeliyken Doğru İletişimi Nasıl Kuracağız?
Ergenin öfkeli olduğu, öfkeli tepkiler verdiği zamanlarda ve aileler öfkelendiği zamanlarda doğru iletişim kurmakta zorlanırlar, o sırada haklı olmayı tercih eder ve genellikle sonrasında pişman olurlar. İyi bir ebeveyn olmak aslında ergenler hata yaptığında, istemediğimiz tepkiler verdiğinde de doğru davranabilmek, onlara doğru örnek olabilmektir. Bu yüzden çocuğunuzun ani öfke tepkilerinden veya bağırıp çağırmalarından rahatsız iseniz öncelikle siz kendi öfkenizi kontrol etmeyi öğrenmelisiniz.
Kişiler öfkeliyken yapılan konuşmalar genellikle faydasızdır, o yüzden eğer siz kendinizi doğru ifade edemeyecek kadar sinirliyseniz veya karşınızdaki ergen öfkeli tepkiler veriyorsa o sırada birbirinizden bir süre, sakinleşinceye kadar uzaklaşın. Tabiki bu “benimle böyle konuşamazsın, kes sesini, odana git” şeklinde olmamalı, “şuan konuşmamız bir fayda sağlamayacak, sakinleşince konuşalım” diyebilirsiniz.
Sakinleştikten sonra uygun yer ve zamanda onu dinleyip “sen benim ….yapmama kızmışsın” şeklinde bir konuşmayla onu anladığınızı gösterdikten sonra kendi bakış açınızı ve duygularınızı paylaşın. “Duygularımı seninle paylaşmak istiyorum, çünkü ilişkimize değer veriyorum”, ‘’Olayları yanlış algılamış veya yanlış yorumlamış olabilirim”, sana konuları ne açıdan ele aldığımı ve ‘’neler hissettiğimi anlatmak istiyorum”, daha sonra senden ‘’kendi bakış açını anlatmanı istiyorum” diye söze başlarsanız çocuğunuzun sizi dinlemesini sağlayabilirsiniz.
Geçmiş olayları tekrar tekrar gündeme getirmeyin. Kişiliğine yönelik ağır sözler söylemeyin, çünkü kendini savunmaya geçer, size öfkesinden yaptığı hatayı yeterince göremez, “ zaten beni hiç anlamıyorlar, baskı yapıyorlar ben de onların dediklerinin tam tersini yapacağım” diye düşünür.
Ben her şeyi bilirim tavrında olmayın “bence……. yapmalısın’ yerine ‘mesela ….olabilir mi?” diyebilmek önemlidir. Ondan farklı düşünüyorsanız, “kararını verip sonuçlarını yaşayacak olan sensin ancak bu konuda yaşadığım kaygı ve sıkıntımı seninle paylaşmak istiyorum, bu yüzden…. yapmanın daha iyi olabileceğini düşünüyorum.” şeklindeki ifadeler sizi dinlemesini sağlayacaktır.
Doğru ifadeler, doğru davranışlar her zaman sergilenmesi mümkün olmasa dahi doğru davranmaya, yerine uygun ifadeler kullanmaya gayret etmemiz gereklidir.Bu gayreti gösterebilmeniz, bütün burada yazdıklarımı sabırla uygulayabilmeniz ve çocuğunuza sağlıklı bir ergenlik yaşatmanız dileğiyle…