Çocuklarda Obezite nedir?
Obezite günümüz koşullarında çocuklarda çok sık rastlanan bir problem. Peki Çocuklarda Obezite nedir?
Obezite; Vücuttaki yağ miktarının artmasına bağlı kilo artışıdır. Görülme sıklığı hem dünyada hem de ülkemizde giderek artıyor. Türkiye’de yapılan çalışmalar çocuk ve gençlerin büyük bir çoğunluğunun fazla kilolu veya obez olduğunu gösteriyor. Obezite tedavisinde yaşam boyu sürecek sağlıklı beslenme ve yaşam tarzı değişikliklerinin sağlanmasının şart olduğunu biliyoruz. Çocuklarımızın obez olma gerçeklerinin altında birçok dinamik vardır. Bu nedenleri şöyle sıralayabiliriz.
Anne ve babanın her ikisi birden şişman ise çocuklarında obezite görülme ihtimali % 80’dir. Ebeveynlerden sadece biri şişman olduğunda çocuğunun obez olma ihtimali yarı yarıya düşer. Bu yüzden ebeveynler kendi bedenlerinden sorumlu oldukları kadar çocuklarının bedenlerinden de sorumludurlar. Şişmanlığın en önemli nedeni harcanan enerjiden daha fazla enerji alımı olduğu bilinmektedir. Obez olmamak için fiziksel aktivitenin arttırılması son derece önemlidir. Çocuklarda obezite durumlarında ailelerinde de fiziksel aktivitenin, enerji tüketiminin az olduğu görülmüştür. Bu nedenle çocukların ebeveynlerinin ne söylediklerine değil ne yaptıklarına baktıktıklarını ve onları bir bakıma taklit ettiklerini unutmamalıyız.
– Özellikle enerji tüketimi açısından çevresel faktörler çok önemlidir. Büyük şehirlerde yaşayan çocukların fiziksel aktivitelerinin kısıtlanması genel bir problemdir. Çocuğun aktivitesi engellenirken, önüne tüketebileceği sınırsız yiyecekler konulmaktadır. Bu iki önemli etken birleştiğinde de obezite riski artmaktadır.
Çevresel faktörler içinde en çok dikkat edilmesi gereken konular içinde televizyon seyretmek ve bilgisayar kullanmak sayılabilir. Bu iki işlem çocuğun hareketini kısıtlar ve enerji tüketimini en aza indirir. Televizyon seyretme sırasında ayrıca yemek yeme eğilimi de artar. Televizyonun bir başka olumsuz etkisi çocukların reklamlarda gösterilen ve besin değeri olmayan yiyecek ve içeceklerin varlığından haberdar olmaları ve bu besinlerin cazibesinin artmasıdır.
-Beslenmede öğün sayısı ve alınan besin maddelerinin içeriği son derece önemlidir. Obez çocuk her zaman yaşıtlarına göre daha fazla yiyen çocuk değil az enerji harcayan çocuktur. Düşük enerji tüketimi kilo alımı için önemli bir risk faktörüdür. Beslenmenin sıklığının azalması, bir veya iki öğün yemek yeme ve yiyeceklerin yüksek kalori içermesi önemli etkenlerdendir.
-Hormonal faktörlerin çok önemli olduğunu unutmamalıyız. Çocuğumuzun kilo artışı gözlendiğinde ilk olarak bir endokrin kökeni bulmak şarttır. Tiroid bezi hastalıkları, böbrek üstü bezi hastalıkları gibi bazı hormonal nedenler de obeziteye sebep olabilir. Bu nedenle obez olan her çocuğun mutlaka bir çocuk hormon hastalıkları uzmanı tarafından değerlendirilmesi için acele etmeliyiz.
Çocuklar fiziksel olarak yaşıtlarından farklı olduklarında ciddi bir akran zorbalığına maruz kalabilirler. Ve ne yazık ki bu konuda çocuklar birbirlerine karşı zaman zaman inanılmaz acımasız olabiliyorlar. Fizyolojik rahatsızlıkların yanı sıra obez çocuklar sosyal yaşamlarında da birçok sorunla karşılaşıyor.
Çocuklarda obezite de, akademik başarısızlık ve kilo kaybetmeyi başaramamanın neden olduğu azalmış özgüven obez çocuk ve gençlerin sosyal olarak yaşamdan izole bir hayat sürmelerine neden oluyor. Obez çocuklar iri yapıları nedeniyle büyük yaşta oldukları sanıldığı ve sosyal becerilerde daha büyük yaş gruplarından beklenilen performans beklenildiği için sosyalleşme ihtimalleri yaşıtlarına göre zorlaşmaktadır.
Obez çocuğa ailenin yaklaşımı nasıl olmalı?
Çocuklara karşı kullanılacak her cümle ciddiye alınmalıdır ve hayat boyu kişiliğinde sorun yaratabileceği akılda tutulmalıdır. Çocuğunuz kilolu ise bunu ona sürekli hatırlatmak yerine beraber hareket edebileceğiniz aktiviteler bulun. Yeterli ve dengeli öğünler planlayın ve o öğünleri çocuğunuzla birlikte siz de tüketin. Bilgisayar oyunlarını kapatın ve beraber eğlenebileceğiniz aktiviteler düzenleyin.
Çocuğunuzu suçlamayın ve asla tehdit etmeyin. Bu gibi hassas konular çocuklar ve aileler arasında direnç konusu olabilmektedir. Utanç, suçlama ve öfke, başarısızlık hissine neden olarak ilerleyen dönemde başka yeme bozukluklarına neden olabilmektedir. Ebeveynlerin ortak dil kullanmaları bu konuda da çok önemlidir. Çocuğa verdiğiniz farklı mesajlar sağlıksız bir bireyin yetişmesine neden olur. Çocuğunuzun aldığı kilolar onun fiziksel olduğu kadar psikolojik sağlığını da olumsuz etkiler, uyku problemleri, psikolojik sorunlar boy göstermeye başlar zamanla. Obezitenin olumsuz etkileri çok fazladır. Yemenin kökenindeki duygusal açlığın ne olduğunu bulmak için psikolojik yardım almasını sağlamak ebeveynin önemli adımlarından bir tanesidir.
Obez çocuğun yaşadığı duygular beden algısı üzerinden olumsuz sonuçlara varmasına neden olur. Bu duygular arasında; Ben çirkin biriyim. Sevilmeye değer biri değilim. Ailem bile beni sevmiyor. Arkadaşım olamaz. Kilo veremezsem hep yalnız kalacağım gibi doğru olmayan algılar sayılabilir. Ve bu kaygılar çocuğun daha çok yemesine sebebiyet vermektedir.
Obez çocuk psikolojik yardım almalı mı?
Tek başına diyet yapmak kilo kaybetme konusunda kısa sürede kilo verimi sağlarken diyetin bırakılması sonucu eski kilolara dönüş hızlı olmaktadır. Kilo verme sürecinde psikolojik destek ve psikoterapi sürecinde düşünsel ve davranışsal faktörler ele alınması çok önemlidir.
Çocuklarda her konuda olduğu gibi psikolojik yardım süreci de farklı işlemektedir. Öncelikle kilo verme konularında psikolojik faktörler genelde göz ardı edilmektedir. Ailenin bu sürece dahil edilmesi şarttır. Çünkü çocuk bulunduğu aileden bağımsız düşünülemez.
Yemek yemenin mutsuzluk, üzüntü, öfke, kızgınlık, acı duygularını yatıştırıcı işlevi ve yemeğin kişi için ödül olması kısa zamanda işe yarasa da uzun vadede kendisi sorun olmaktadır.
Kilo vermeye çalışan çocuklar için yeme davranışlarını, yemek yemeye onları teşvik eden durumları, fazla yemeyi tetikleyen duygusal ve çevresel faktörleri, fiziksel aktivite düzeylerini, yaşam tarzlarını, gözlemlemek önemlidir. Tüm ailenin terapi programına dahil edilmesi ve yaşam tarzlarının düzenlenerek çocuğa uygun model olmalarının sağlanması tedavinin başarısı için olmazsa olmazdır. Bu yaklaşım çocuğun içinde bulunduğu gelişim döneminin özellikleri de dikkate alınarak yapılmalıdır. Aile temelli davranışçı tedavi yaklaşımında yapılması istenen alışkanlıkların değiştirilmesidir.
Oturmuş davranış kalıplarını değiştirmek zor olsa d başarılması durumunda çocuğa ömür boyu edineceği sağlıklı bir beslenme modelini öğretir. Uygun bir psikolojik destek bu süreci olabildiğince kolaylaştırmakta hatta eğlenceli ve keyifli bir hale getirmektedir. İster çocuk ister ergen olsun psikolog ile kurulan sıcak ve canlı bir ilişki onları öncelikli olarak duygusal açıdan desteklediğinden sürece adapte olmaları kolaylaşmakta, kilo vermeye, alışkanlıklarını değiştirmeye istekli hale getirmektedir. Tedavi süresince her bir konunun tek tek çalışılması, davranışsal düzenlemelerin aile ve çocuk için kalıcı olabileceği unutulmamalıdır.