Ruhsal Embriyo
0-3 yaş arası çocuk, Montessori tarafından “ruhsal embriyo” olarak tanımlanır. Ana rahmindeki gelişimini tamamlayıp doğan bebek Maria Montessori’ ye göre “ruhsal embriyo”dur. Montessori’ ye göre bu evredeki yeni doğmuş bebek, içler acısı bir haldedir.
Konuşamaz, dik duramaz ve bu nedenle her an kollanmaya muhtaçtır. Çaresizdir ve bir süre böyle kalacaktır. Fakat bu hareketsiz bebeğin içinde, onu zamanın insanını biçimlendirmeye yönlendiren evrensel bir güç vardır. Takip ettiği bir gelişme planı ve yasaları vardır. Çocuk, açığa vurmasa da aktif bir ruhsal yaşama sahiptir.
Ruhsal embriyonun gelişmesi için, fiziksel embriyo da olduğu gibi sevginin sıcaklığıyla hayat verilen, bütünüyle kabul edildiği ve asla engellenmediği, dış bir çevreye ihtiyaç vardır. Yetişkinin yapması gereken bu ruhsal embriyoya saygı göstermek, fiziksel ve ruhsal olarak gelecek kişiliği belirleyen yaratıcı aşamada bilimsel araçların da yardımıyla çocuğun ruhsal ihtiyaçlarını anlamaya çalışmak, onun için hayati bir çevre hazırlamaktır.
Montessori insanın yaşadıkça biçimlendirdiği bir ruha sahip olduğunu iddia eder. Ona göre, ruh insanın gerçek doğası ve çabasının ürünüdür. Bu durum yetişkinlere yeni sorumluluklar verir. Yetişkin, her şeyden önce doğasını koruyarak çocuğun, gelişimini desteklemelidir. Bunun için öncelikle engellerden arınmış bir çevre hazırlanmalıdır. Çünkü birey, çevre içinde oluşur. Bu çevre, çocuğun eğilimlerini ortaya koyabilmesine ve zihinsel ihtiyaçlarını giderebilmesine imkan verecek biçimde tasarlanmalıdır. Montessori, böyle bir çevrede yaşayan çocuğun bağımsızlığı yoluyla özgürlüğünü elde edeceğini ve kişiliğini doğasına uygun bir biçimde geliştireceğini iddia eder.
Çevre ile birey arasında bir alışveriş vardır. Birey, çevre içinde yoğrulur ve oluşur. Çocuk, çevresiyle yavaş yavaş anlaşmaya varır. Ve bu yoldaki çabaları, kişiliğinin bütünleşmesine yol açar. Embriyo çocuğa, çocuk insana dönüşürken, kişilik de kendi öz çabalarıyla biçimlenmiş olur.