Obez çocuğa ailenin yaklaşımı nasıl olmalı?
Çocuklara karşı kullanılacak her cümle ciddiye alınmalıdır ve hayat boyu kişiliğinde sorun yaratabileceği akılda tutulmalıdır. Çocuğunuz kilolu ise bunu ona sürekli hatırlatmak yerine beraber hareket edebileceğiniz aktiviteler bulun. Yeterli ve dengeli öğünler planlayın ve o öğünleri çocuğunuzla birlikte siz de tüketin. Bilgisayar oyunlarını kapatın ve beraber eğlenebileceğiniz aktiviteler düzenleyin.
Çocuğunuzu suçlamayın ve asla tehdit etmeyin. Bu gibi hassas konular çocuklar ve aileler arasında direnç konusu olabilmektedir. Utanç, suçlama ve öfke, başarısızlık hissine neden olarak ilerleyen dönemde başka yeme bozukluklarına neden olabilmektedir. Ebeveynlerin ortak dil kullanmaları bu konuda da çok önemlidir. Çocuğa verdiğiniz farklı mesajlar sağlıksız bir bireyin yetişmesine neden olur. Çocuğunuzun aldığı kilolar onun fiziksel olduğu kadar psikolojik sağlığını da olumsuz etkiler, uyku problemleri, psikolojik sorunlar boy göstermeye başlar zamanla. Obezitenin olumsuz etkileri çok fazladır. Yemenin kökenindeki duygusal açlığın ne olduğunu bulmak için psikolojik yardım almasını sağlamak ebeveynin önemli adımlarından bir tanesidir.
Obez çocuğun yaşadığı duygular beden algısı üzerinden olumsuz sonuçlara varmasına neden olur. Bu duygular arasında; Ben çirkin biriyim. Sevilmeye değer biri değilim. Ailem bile beni sevmiyor. Arkadaşım olamaz. Kilo veremezsem hep yalnız kalacağım gibi doğru olmayan algılar sayılabilir. Ve bu kaygılar çocuğun daha çok yemesine sebebiyet vermektedir.
Obez çocuk psikolojik yardım almalı mı?
Tek başına diyet yapmak kilo kaybetme konusunda kısa sürede kilo verimi sağlarken diyetin bırakılması sonucu eski kilolara dönüş hızlı olmaktadır. Kilo verme sürecinde psikolojik destek ve psikoterapi sürecinde düşünsel ve davranışsal faktörler ele alınması çok önemlidir.
Çocuklarda her konuda olduğu gibi psikolojik yardım süreci de farklı işlemektedir. Öncelikle kilo verme konularında psikolojik faktörler genelde göz ardı edilmektedir. Ailenin bu sürece dahil edilmesi şarttır. Çünkü çocuk bulunduğu aileden bağımsız düşünülemez.
Yemek yemenin mutsuzluk, üzüntü, öfke, kızgınlık, acı duygularını yatıştırıcı işlevi ve yemeğin kişi için ödül olması kısa zamanda işe yarasa da uzun vadede kendisi sorun olmaktadır.
Kilo vermeye çalışan çocuklar için yeme davranışlarını, yemek yemeye onları teşvik eden durumları, fazla yemeyi tetikleyen duygusal ve çevresel faktörleri, fiziksel aktivite düzeylerini, yaşam tarzlarını, gözlemlemek önemlidir. Tüm ailenin terapi programına dahil edilmesi ve yaşam tarzlarının düzenlenerek çocuğa uygun model olmalarının sağlanması tedavinin başarısı için olmazsa olmazdır. Bu yaklaşım çocuğun içinde bulunduğu gelişim döneminin özellikleri de dikkate alınarak yapılmalıdır. Aile temelli davranışçı tedavi yaklaşımında yapılması istenen alışkanlıkların değiştirilmesidir.
Oturmuş davranış kalıplarını değiştirmek zor olsa d başarılması durumunda çocuğa ömür boyu edineceği sağlıklı bir beslenme modelini öğretir. Uygun bir psikolojik destek bu süreci olabildiğince kolaylaştırmakta hatta eğlenceli ve keyifli bir hale getirmektedir. İster çocuk ister ergen olsun psikolog ile kurulan sıcak ve canlı bir ilişki onları öncelikli olarak duygusal açıdan desteklediğinden sürece adapte olmaları kolaylaşmakta, kilo vermeye, alışkanlıklarını değiştirmeye istekli hale getirmektedir. Tedavi süresince her bir konunun tek tek çalışılması, davranışsal düzenlemelerin aile ve çocuk için kalıcı olabileceği unutulmamalıdır.